Vâaz ve Öğüt
Ey kemikten kafes! Bilir misin? Can, senin içinde bir kuştur. Adı da nefestir.
Kuş bir kere kafesten uçup gitti mi bir daha onu ele geçiremezsin.
Fırsatı elden kaçırma. Âlem bir demden ibarettir.
Alimlerin yanında ise bir dem bir âlemden daha kıymetlidir.
İskender cihana hükmediyordu. Dünyayı bıraktı gitti. Bir an bile fazla kalması mümkün olmadı. Mümkün olsaydı, bir nefes mühlet için dünyayı verirdi.
Gittiler… Herkes ektiğini biçti. İyi kötü bir addan başka bir şey kalmadı.
Ne diye bu kervansaraya gönül bağlayalım? Dostlar gittiler, biz de gidiş yolu üzerindeyiz.
Gönlünü bu dünya güzeline verme. O, kiminle biraz oturur ise gönlünü koparıp alır. Onun işi budur.
Mezar toprağında uyuyan insan, yüzünün tozunu ancak mahşer günü silebilecektir. Bu bakımdan başını şimdi gaflet yakasından çıkar ki yarın mahcubiyetinden başını eğmeyesin.
Seyahatten Şiraz’a döndüğünde yüzünü, gözünü yolun tozundan yıkamaz mısın? Ey günah tozuna bulanan kimse, yakında bilmediğin, görmediğin bir şehire sefer edeceksin. Öyleyse göz çeşmelerini akıtarak üzerinde toz, toprak, kir, pas ne varsa hemen bugünden temizle.
Bostan – Sadi Şirazi