Mısırlı Zünnûn’un Tevazusu

Hikâye ederler ki, bir sene Nil Nehri taşmadı. Halkın bir kısmı yağmur duâsı için dağlara çıktı. Yalvarıp yakardılar, ağlayıp sızladılar ama yine de yağmur yağmadı. Yalnız gökyüzünün gözleri yaşardı [sadece çiğ düştü].

Biri Mısırlı Zünnûn’a gitti ve:

Halk müthiş bir sıkıntı içindedir. Bu âciz insanlar için bir duâ et. Allah, sevdiği kullarının duâlarını reddetmez, dedi.

Zunnûn bu müracaat üzerine Medyen şehrine kaçtı. Gidişinden yirmi gün sonra da yağmur yağdı ve havuzlar bol miktarda su ile doldu.

İhtiyar Zünnûn bu haberi alır almaz kaçıp gittiği Medyen şehrinden hareketle Mısır’a geri döndü.

Samimi ahbaplarından bir ârif ona mahrem olarak sordu:

Ahali senden duâ rica etti. Sen duâ yerine Medyen şehrine gittin. Bunda ne hikmet vardı?

Zünnûn dedi ki:

«Vaktiyle duyduğuma göre kötülerin fenalıkları yüzünden kuşların, karıncaların, yırtıcı hayvanların rızıkları azalır ve daralırmış… Milleti tetkik ettim. Baktım ki, kendimden başka bir günahkâr yok… Anladım ki, bu yağmursuzluk ve sıkıntı, halkın ızdırabı benim yüzümdendir. İyilik kapısı benim şerrimden kapanıyor. Halkı darlıktan kurtarmak için aralarından ayrıldım; çekip gittim.»

Dostum! Herkese saygı göster, büyüklük bunu gerektirir. Kimseyi kendinden fena ve hakir görme. Büyükler böyle yaparlar.

Sen kendini hiçe saymadıkça, insanlar yanında aziz olamazsın. Kendini küçüklerden sayan büyük, dünyada ve âhirette büyüklüğe nâil olur.

Bu cihanda en temiz kul, en bayağı bir kölenin ayak tozu olandır.

Ey mezarıma uğrayan ziyaretçiler! Azizlerin toprakları [mezarları] hatırı için şu söyleyeceğim sözleri hatırlayın:

Sâdi toprak ta olsa ne beis var. O zaten sağlığında da toprak idi. Sâdi rüzgâr gibi dünyayı dolaştı, fakat sonunda kendini kara toprağa verdi. Çok geçmeden toprak onu yiyecek ve rüzgâr toprağını yine cihana savuracaktır.

Mânâ gülistanı açıldı açılalı hiçbir bülbül Sâdi kadar güzel ötmedi. Böyle bir bülbül ölür de toprağından gül bitmezse hayret ederim.

 

Bostan – Sadi Şirazi