İnsanın Yaratılışı

İnsanın Yaratılışı

Ey sırların kimyasını öğrenip iyilerin yolunda gitmek isteyen! Eğer kendi nefsinden haberdar olmak istersen, bil ki, seni yaratan Allah Teâlâ sende iki şey yaratmıştır: Biri zahirî, diğeri batınî. Zahirî olan göz ile görülebilen beden kalıbıdır: El, ayak gibi. Batınî olana da bazen nefs, bazen ruh ve bazen de kalp derler. Senin hakikatin bâtinî yönündür. Bedendeki zahir âzalar, batının askeri ve hizmetçisidir. Biz buna kalp (gönül) ismini vereceğiz. Kalp dediğimiz zaman, biliniz ki, insanın hakikati demek istiyoruz. Kalp demekle, göğsün sol tarafına yerleştirilmiş ve yürek dediğimiz uzun yuvarlak olan et parçasını kast etmiyoruz. Çünkü basiret ehli yanında onun kıymeti yoktur. O, hayvanlarda hattâ ölülerde de vardır ve zâhir gözümüzle de görülebilir. Gözle görülen herşey bu şehadet âlemindendir. Bizim gönül dediğimiz ise, bu âleme geçici olarak gelmiş garip bir varlıktır. O belli uzuv ise, onun eti ve âletidir. Bedenin bütün uzuvları onun askeri ve ordusudur. Hakkın cemâlini görmek, onun sıfatıdır. Bütün teklif, hitap, kınama ve ceza onadır. Saadet ve şekavet onun içindir. Bu hususları tahsil ederken, bütün âza ve beden ona uyar ve emrine hazırdır. Onun hakikatini bilmek, tanımak, Allah Teâlâ’yı tanımanın anahtarıdır.

O halde onu bilmeye uğraş. Zira o çok yüksek bir cevher olan meleklerin cevherindendir. Onun asıl madeni, Allah Teâlâ’dır. “Ben Allah’ın nurundanım; mü’minler de benden” hadis-i şerifi de bu manaya işarettir.

Bil ki, gönül gayb âleminden gelmiş ve tekrar oraya dönecektir. Bu harap dünyaya ticaret ve ziraat için gelmiştir. Ticaret ve ziraatın ne olduğu -Allah’ın izniyle- ileride açıklanacaktır.

Kimya-i Saadet – İmam-ı Gazâli