Etvâku’z – Zeheb – Önsöz
Bizi nihayetsiz nimetlerine nâil kılıp, her türlü kötülüklerden koruyan Allah’ım! Sonsuz şükürler olsun Sana. Eğer fazl-ü kerem’in gazabından çok fazla olmasaydı, ben rahmetine değil, gazabına lâyıktım. Hiçbir kulun hamd-ü senâsı Senin nimetinin karşılığı olamaz. Kim ne kadar çok hamd-ü sena ederse etsin, ne kadar buna gayret gösterirse göstersin, ayağı köstekli at gibi nimetlerine şükürle ulaşmada noksan kalır. Senin keremin öylesine yüce bir meyve ağacına benzer ki, ancak şükür kanadı ile uçanlar onun dallarının altından geçebilirler. Sanki o kerem ağacının göğe doğru uzanan uçlarının altında uçanların kanatları yerlere yapışıktır. (*)
Allah’ım, Sana tekrar tekrar hamd-ü senâ eder, kullarını başkasına muhtaç bırakmayan tevfikini kendime dost ve yardımcı kabul eder, hiçbir nefsin hatır ve hayâlinden geçmeyen, bir gün bile zan ve tahminime uğramayan İlahi takdirin ve tasavvufun ile eski hâlimden alıp, lûtfun ve kereminle kolumdan tutup, sonsuz kuvvet ve kudretinle cebren davet ederek ve bu uğurda ayan beyan olan her türlü sıkıntıları ve takat getirilmez güçlükleri rahmet ve şefkat nazarınla hafifleterek, Sana dönüşümü kolaylaştırıp, nefse bağlılık ve esirlikten kurtulup, boynumu onun esaret zincirinden koruyup, derecelerin en yücesi olan kanaat mertebesine yüceltip, dünya ve onun ziynetine meylimi giderip, nefsimi dünyanın sütsüz memesinden alıp, birçok devlet ve servetten sonra zühd ve takva sermayesi ile zengin kıldın.
Allah’ım, bir vakitler günahımın kazancı olarak memleketimden uzak kalışımın sebeplerini, bir nevi sitemle ve düşüncesizce yalvarıp, öğrenmek diledim. Sen ise beni âdeta okşayarak, sonsuzluğa kadar varan bir lûtuf ve keremle taltif edip, en mübarek memleket olan ve en mübarek insanın doğum yeri bulunan Mekke-i Mükerreme’ye kabul buyurmakla, orada Beyt-i Muazzama’yı tavaf ve haccı edâya muvaffak kılmakla ve öyle bir yerde misafir kalmayı nasip etmek şerefi ile şereflendirip şereflerin en yücesine erdirdin.
Allah’ım, Senden nebilerin sonuncusu, bilumum sevdiklerinin efendisi olan Hazret-i Muhammed Mustafa (s.a.v.)’e ve O’nun her biri birer hidayet yıldızı, takva ve birr sahibi sahabelerine ve kendinden olan yakınlarına rahmet ve selâmetle muamele etmeni niyaz eyler, imanımı ve hareketlerimi, bilerek ve görerek yaptığım bilumum hizmetlerimi, kalemimin yazdığı ve yazacağı ve kalbime doğacak hususları ve şu anda meydana gelen makaleleri, Kerim olan sıfatın hürmetine okuyacakların feyzine vesile olmasını dilerim. Bu yazdıklarıma doğuda, batıda ve her tarafta faydalanılan ve aranan yazılar olma bereketini ikram eyle.
Bu makaleler, Senin çevresi ile beraber mübarek ve tertemiz kıldığın Harem-i Kâbe’de bir araya geldiğinden ve Hıcri Kâbe’de hıfz-u emânında kalmasını, te’lif edeninin, yazanının, öğreteninin ve öğreneninin faydalanmalarını halisâne temenni ve niyaz eylerim.
Allah’ım, Sen her hayrın sahibi ve ikram edeni, koruyanı ve yüceltenisin.
Senin alçaltacağını yükseltecek bulunmadığı gibi, gazabına uğrayanı affedecek bir merci de yoktur.
(*) Müellif, (yazar) gerçek şükür ehlinin tevazuunu zarif bir edebi üslup içerisinde anlatmaktadır.
Etvâkuz Zeheb – Zemahşeri